📣 🎉 Üretim Bandı & Brick Institute Ürün Yönetimi Raporu 2023 için veri topluyoruz. RAPORLAR menüsünden katkıda bulunabilirsiniz! 📣 🎉

Bağlantı Kopyalandı!

Bülten #9: Çalıştığın işi sevmek

Çalıştığın işi sevmek

Bültene hoş geldin 👋

Bu sayıda çalıştığımız işi sevmekle alakalı konulara kafa yorduk: iyi bir ürün kültürüyle yönetilen organizasyonlarda neler olmalı, ekipçe işin sevildiği bir ortam yaratmak için ne yapmalı, ürün yönetiminin nesini seviyoruz, ürün yönetimi alanına girmeden önce neleri bilsek iyi olur gibi konuları toparladık, topluluk içinde de mini röportajlar yaptık ve farklı görüşlere yer vermeye çalıştık.

İyi internetler,
Burcu

Duyurular

  • Eğitim 🏫: Ürün Yöneticileri için Veri Analizi Eğitimi – İnceleyin

Ürün geliştirirken veriye dayalı hareket edebilmek için önce veriyi doğru bir şekilde okuyup, anlamlandırabilmek gerekir. Bu eğitimde, ürün yöneticisi olarak veriyi anlamlandırabilmeniz için veri analizinin ne olduğunun, veri biliminin temellerinin ve veri anlamlandırma tekniklerinin üzerinden geçeceğiz.

Hatırlatma: Üretim Bandı Slack! 🎉

Slack’te her geçen gün daha aktifiz: Podcast bölümlerini ilk elden Slack’ten duyuruyoruz, üyelerimiz de ilk elden iş ilanlarını buradan paylaşıyor. Birçok konuda sorular sorup cevaplar alabildiğimiz bir platform olma yolundayız, soruların veya bildiğin konularda topluluğa katkı sağlayabilecek cevapların için bekliyoruz:

Slack Grubumuza Katıl


Konu başlıkları

  1. Çalıştığın işi sevmek

  2. Katalizörler: ekip, organizasyon, kültür

  3. Ürün yönetiminin keyifli yanları

  4. Ürün yönetimine yeni başlayacaklara tavsiyeler


1. Çalıştığın işi sevmek

Why We Should Bring Our Dogs To Work - YouTube

Birçoğumuzun okuduğu bölümden başka alanlarda çalışmayı seçtiği, ya da üniversite eğitimini almadan/bitirmeden, iş bulabildiği yerden çalışmaya başladığı bir dönemde yaşıyoruz. Mevcut eğitim sistemleri dünyanın değişimine ayak uydurmakta hızlı davranamıyor ve bir açıdan eskilere göre şanslıyız: Ayak uydurmayı kolaylaştıran başka yöntemler bu açığı kapatıyor, birçok insan online olarak tamamladığı programlar ya da kurslar sayesinde ilgi duyduğu alana yönelebilmeye ve bu alanda çalışarak para kazanabilmeye başladı.

Kişinin çalışacağı alanı kendi çabalarıyla seçebildiği senaryoya imkan veren bu güzel gelişmeler sevilen işte çalışmayı kolaylaştırıyor. Bir süredir sevilen işte çalışmak ya da çalışılan işi sevmek konusunu düşünüyorum ve çevremle fikir alışverişi yapıyoruz: Sevilen işte çalışmak herkes için ulaşılabilir değil, ulaşılsa da insanın iş/hayat dengesini bozmaya çok müsait ya da bir şekilde bu sevgi azaldıkça ve eskiden alınan keyif hatırlandıkça çalışmak zor gelebiliyor. “İş sadece hayatımızı idame ettirebilmemiz için kaynaklar ürettiğimiz bir araç, sevgi ile ilişkilendirmesek de olur” diyenler de az değil ve bir kısım haklılar, ancak sonuçta bu kaynağa ihtiyacımız var ve hatrı sayılır bir vaktimizi verdiğimiz bu aktiviteyi yaparken mutsuz olmaktansa keyif almak tercih sebebi. Sevilen işte çalışmayı değil, çalışılan işi sevmeyi konu olarak seçme sebebim de bu: Bence çalışırken keyif almanın en uzun soluklu yolu sevdiğimiz işi seçmek değil, çalıştığımız işi, ekibi, organizasyonu, kültürü sevmek.

2. Katalizörler: ekip, organizasyon, kültür

Hepimiz çalışma halindeyken dış faktörlerden etkileniyoruz, kendi işini yapan bir freelancer bile bir sürü ekiple ve o ekiplerin çalışma kültürüyle etkileşim halinde oluyor. Çalışılan işi sevmenin kritik tarafları bu etmenler gibi biraz da, işin kendi yaptığımız kısmını sevmemiz daha kolay çünkü bize aitler, bizim dışımızda olan bu etmenleri sevmemiz ya da sevmek için harcayacağımız emekse tamamen bize kalmış.

Çalışırken keyif almaya yarayan bu etmenler tabii ki çift taraflı çalışıyor, yani çalışmayı keyifsiz hale de getirebilirler. Bu gibi senaryolar için yapılabilecek çok şey var, çoğunluğu şirketin kurucu ekibinin sorumluluk ve etki alanında olsa da, kültür seviyesinde dahi dahil olunup mevcut durumun daha iyiye götürülebileceğini ilk elden deneyimlemiş biriyim. Örneğin çalıştığımız ekipten ve şirketten memnunuz ama şirket kültürüyle örtüşemediğimiz yerler var, bunun için geri bildirim görüşmeleri yapmak ve bu kültürü nasıl geliştirebileceğimizi paylaşmak zor görünse de doğru ifade edilirse gerçekten işe yarıyor. Aslında iş biraz bizde bitiyor: bu dış etmenlerle alakalı gelişmeye müsait noktaları bulup daha iyiye ulaştırdıkça aldığımız keyif hem kişisel anlamda, hem de ekip ve organizasyon düzeyinde artıyor.

Ürün yönetimi kapsamında düşündüğümüzde kültürün bu keyif düzeyindeki etkisi ekip ve organizasyonu da kapsar halde, çünkü belirli bir olgunluğa erişmiş ve ürün kültürü ile yönetilen organizasyonlar ürün yönetimi alanında çalışan kişilerin bir nevi önünü açıyor. Benim için ürün yönetiminin en keyifli yanı kök problemleri bulup çözüm üretmeye çalışmak, eğer şirket kültürü de buna paralel, ürün-merkezli bir yaklaşımla hareket etmeye zemin hazırlıyorsa ortaya tüm ekip için güzel bir tatmin ve başarılı bir işleyiş çıkarıyor.

Toplulukla yaptığımız mini-röportajlarda da bu çalışma ortamını nasıl yaratabileceğimizi ve iyi bir ürün şirketi kültüründe nelerin yer alması gerektiğine dair kişisel görüşlerini sorduk ve şöyle cevaplar aldık:

Sence ekipçe işin sevildiği bir çalışma ortamı yaratmak için ne yapmalı?

Başarıların kutlandığı, başarısızlıklardan da derslerin çıkarıldığı bir ortam ekipçe işin sevildiği bir ortamı yaratmak için atılabilecek en iyi adımlardan. Özellikle dijital alanda ürün yönetimi yapılan yerlerde her türlü fikre açık olmak, bu fikirleri çeşitli testlerle deniyor olmak ve bu testlerin sonucunda ürünü daha iyi bir noktaya götürecek adımların atılması egolardan uzak daha iyi bir ekip yapısını sağlayacaktır.

Sence iyi bir ürün şirketi kültüründe ne gibi unsurların olması gerekiyor?

  • Egolardan kesinlikle arındırılmış bir ortam olmalı. Deneyimli olabilirsiniz ama egonuz bunun önüne geçmemeli. Fikirlerin olabildiğince data, test ve kullanıcı yorumlarıyla şekillendiği bir ortam iyi bir ürün şirketi olma yolundaki en kritik adımlardan.

  • Olumsuz geri bildirim kadar olumlu geri bildirimlerin de olması gerektiği, bu ortamın çalışanların motivasyonunu çok ciddi bir şekilde arttırdığına çok defa şahit oldum. Her ne kadar maddi çıkarlar için çalışıyor olsak da duyguların da doyurulduğu bir ortam motivasyonu ayakta tutan faktörlerden.

  • Datadan olabildiğince faydalanmalı ama kullanıcı geri bildirimleri de unutulmamalı. Özellikle mobil oyun sektöründe aşırı data odaklı olduğunuzda yönettiğiniz oyun bir anda oyuncular için eğlence kaynağı olmaktan çıkabiliyor. Kullanıcı deneyimi ile şirket hedeflerinin ortak bir noktada buluştuğu bir yapı daha sağlıklı bir ürün şirketi olma konusunda çok yardımcı olacaktır.

  • İyi ürün şirketinde olması gereken bir diğer unsur alınan kararlara ait sonuçların nasıl ölçümleneceğinin önceden bilinmesi. Almış olduğunuz karar yanlış olsa bile bu kararın sonuçlarını ölçümleyebileceğiniz için bu kararın zararlarını minimize edebilirsiniz. Bana göre bu yüzden iyi ürün şirketlerinde yanlış karar vermek diye bir kavram yok. Verdiğiniz kararların sonuçlarını geç fark etmek yanlış karar vermekten daha kötü bir durum.

  • Booking.com’da Product Manager rolünde çalışan Can Ülker:

Sence ekipçe işin sevildiği bir çalışma ortamı yaratmak için ne yapmalı?

Ekibe bir varoluş nedeni verilmeli ve ekipteki herkes bunu içine şöyle bir sindirmiş olmalı. Sonrasında da bu varoluş nedenine uygun hareket edilip edilmediği otokontrolü önce ekip tarafından sonra da ekibe o nedeni veren kişiler tarafından sağlanmalı, sistematik bir geri bildirim ve değişim mekanizması yaratılmalı. Yeterli zaman sonrasında ekip dönüşerek doğru kişi-ekip amacı uyumu sağlanır ve sevilen bir çalışma ortamı yaratılmış olur. Bundan sonra happy hour da team event de başka keyifli olur. 🙂

Sence iyi bir ürün şirketi kültüründe ne gibi unsurların olması gerekiyor?

Yüzyılın geyiği; ‘Fail fast learn faster’. Bunu biraz açmak gerekiyor bana sorarsan; çünkü sektörün kıl eden geleneksel Silikon Vadisi kafası sebebiyle içi boşaltılmış bir motto olduğunu düşünüyorum. 

Ürün geliştirme süreci asla bitmeyen bir süreç. Çevremize şöyle bir bakalım, en başarılı ürün bile sürekli gelişmeye devam ediyor. Kapitalist sebepleri kenara bırakıp sadece insan ihtiyaçları perspektifinden baksak bile sonsuz bilinmeyenli bir denkleme çözüm üretmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla elbet ki yanılıyoruz, yanlış yapıyoruz. İşte bu gerçeklikte yanlış yapmaktan daha kötüsü yanlış yaptıktan sonra durup düşündüğümüzde nerede yanlış yaptığımızı bulamadığımız senaryo. Hatta daha da kötüsü nerede yanlış yaptığımızı bize buldurma olasılığı olan aktiviteleri yapmaya tenezzül bile etmediğimiz senaryo.

Kısa soruya uzun bir yanıt oldu belki, ama iyi bir ürün şirketi kültürü yapılan yatırımdan direkt kazancı olmasa bile bu yatırımdan öğrenmeyi teşvik etmeli. Bir işin neden yapıldığı sorgulanmalı, kararlar azami demokratik şartlarda alınmalı, yapılan yanlışlar tespit edilebilmeli, geliştirme noktaları ortaklaşa değerlendirilebilmeli, çözümler üretilip gelişme noktaları adreslenebilmeli vs. vs… Ve tüm bunlar alabildiğine hızlı yapılabilmeli.

  • Zalando’da Principal Product Manager rolünde çalışan Serkan Baydın:

Sence ekipçe işin sevildiği bir çalışma ortamı yaratmak için ne yapmalı?

En önemlisi ve ilk sırada uygulanması gereken üç temel koşul olmalı. Bunlar saygı, açık iletişim ve alçak gönüllülük. Her ne kadar yaptığımız iş çoğunlukla teknoloji üzerine olsa da işin sevileceği ortam ancak insana saygı ile başlar bence. Şimdiye kadarki deneyimlerim en azından bana bunu öğretti.

Bu üç temel koşuldan eğer sadece bir tanesi bile olmasaydı, kendi çalışma ortamınızı bir düşünün. Sizin veya bir çalışma arkadaşınızın fikirlerine saygı duyulmazsa, veya alınan bazı kararlar nedenleri açıkça ve dürüstçe size anlatılmadan uygulanırsa, veya bir ekip arkadaşınız başarılı olduğu için sizden kendini üstün gördüğünü açıkça belli ediyorsa siz o ortamda işinizi severek yapabilir misiniz?

Bir problemi kolektif ve işbirliği içerisinde çözmek, çalışma ortamına da kolektif başarı getirir. 

Sence iyi bir ürün şirketi kültüründe ne gibi unsurların olması gerekiyor?

Olmaması gerekenler üzerinden konuşursak da benzer bir sonuca ulaşabiliriz. En temel hata, gerçekte ürün kültürü ve anlayışı olmasa da şirket içerisinde böyle lanse edilmesi diyebilirim. Olmayan bir kültürü varmış gibi gösterme, çalışanları, müşterileri ve ilk sırada kendinizi kandırmaktan başka bir şey olmaz.

Buna ek olarak ürün için alınan kararları nasıl bir odak ile alındığı da bu kültür için önemlidir. Kullanıcı hariç uygulanan tek odak maalesef bu ürün şirket kültürüne zarar verecektir. Sağlıklı bir ürün şirket kültürü için kaçınılması gereken sadece bir odağa başvurmaktan kaçınmaktır. En sık yapılan hatalar (i) ürün odaklı olmak, (ii) yönetim odaklı olmak, (iii) satış odaklı olmak ve (iv) mühendis odaklı olmak olarak sınıflandırabiliriz.

Verilecek ürün kararları ürün odaklı olması ilk duyulduğunda kulağa doğru gibi gelse de bu kaçınılması gereken temel hatalardan birisi bence. Çünkü günün sonunda bizim amacımız ürünü ürün için geliştirmek değil çoklu perspektif ile analiz edip nerede ne yapılması gerektiğine ortak karar vermek olmalı.

3. Ürün yönetiminin keyifli yanları

Ürün yönetiminin keyifli yanları mutlaka kişiden kişiye farklılık gösteriyor, kimimizin en sevdiği konular kimimiz için en zorluları olabiliyor. Bu keyifli yanlar devamlılık gösteremeyebiliyor, bazen bir sürü sebepten çalışmaktan keyif alamayabiliyoruz ve sıkılmakla, motivasyonumuzu kaybetmekle yüzleşiyoruz.

Neden ürün yönetimi alanını seçtiklerini, sevdikleri tarafları ve zaman zaman motivasyonlarını kaybettiklerinde neler yaptılarını topluluk üyelerimize sorup, şöyle yanıtlar aldık:

  • Can Ülker:

Ürün yönetiminde en sevdiğin şey nedir? Neden ürün yönetimi yapıyorsun?

Yüksek lisans sırasında bir e-eğitim girişiminde internet dünyasını ilk kez keşfettim, o zaman ürün yönetimi yapıyordum denemez ama o işimde en çok tatmin olduğum nokta web sitesi ile ilgili yaptığımız işlerin ortak çalışma ürünü olması ve aşırı hızlı canlı canlı ortaya çıkmasıydı. Lisans hayatında kendi kendine aylar süren projeler yapmış ve saç baş yolmuş bir elektronik mühendisi olarak ilk kez o dönem aslında yaptığım işin sosyal olmasının ve sonucunu hızlı görebilmenin beni ne kadar tatmin ettiğini fark ettim. Hala daha ürün yönetiminde en sevdiğim şey sanırım bu ikili; sosyal bir iş olması ve yapılan işin çıktısının çok hızlı bir şekilde görülmesi. İşimi sevdiğimi anladığım anlar hep o ürünün canlıya çıktığı, kullanıcıların istemediğim şeyleri yapıp beni delirttiği ve kafayı yediren noktalara ekip olarak çözüm üretmeye çalıştığımız anlar.

Sence sevdiğin bir işi yaparken dahi zaman zaman sıkılmak normal mi? İşe olan motivasyonunun azaldığını hissettiğinde ne yaptın/yapıyorsun?

Tabii ki, insanoğlu sıkılmak için yaşıyor, neden yaptığımız iş bundan farklı olsun ki? Burada iş/hayat dengesini göz önünde bulundurmanın çok kritik olduğunu düşünüyorum; çünkü genelde ana sorun orada kantarın topuzunun kaçmasından kaynaklanıyor.

Hayatın geri kalanını bir kenara bırakıp sadece iş perspektifinden yanıtlamam gerekirse; herkesin ana motivasyonu farklıdır ama benim için genelde anlamlı iş yapmadığımı hissetmek motivasyon kırıcı oluyor. Bu durumda öncelikle kendi scope’umda yapabileceğim en anlamlı işi bulup onu önceliklendirmeye çalışıyorum, eğer bunu yapabilecek yeterli alanım yoksa da ya scope’umu ya da işimi değiştirmenin yollarına bakıyorum.

Bunun dışında işin ötesindeki hayatın tatmin ediciliğinin iş motivasyonuna direkt etkisi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla işten sıkıldığımı hissettiğim zamanlarda kendi hobilerime ve ilgi alanlarıma biraz daha zaman ayırıyorum, oradaki dengeyi tekrar normale döndürmeye çalışıyorum.

  • Sertaç Pıçakçı:

Ürün yönetiminde en sevdiğin şey nedir? Neden ürün yönetimi yapıyorsun?

Ürün yönetiminin en sevdiğim yanı her gün sürekli olarak yeni şeyler öğreniyor olmam. Bunu sağlayan en önemli faktör de her ürünün kendisine ait bir dinamiğinin olması. Tabii ki genel kabul görmüş, uygulandığında kullanıcı deneyimini ve ürün metriklerini olumlu etkileyecek aksiyonlar var ama bu aksiyonlar bile ilgili ürüne uyacak bir şekilde uygulandığında başarıyı getiriyor. Böylece sürekli yeni şeylerin öğrenildiği, kendinizi daima yeniliklere açık tutmanız gereken bir dünya karşınıza çıkıyor.

Sektörden sektöre değişebilir ama özellikle dijital alanda bir ürün yönetiyorsanız almış olduğunuz aksiyonların geri dönüşlerini çok hızlı bir şekilde alabiliyor olmanız bu işi çok daha dinamik ve eğlenceli hale getiriyor. Yönettiğim oyunlarda bu anı neredeyse her gün yaşıyor olmak bu işi ne kadar sevdiğimi bana her gün hatırlattırıyor 🙂

Sence sevdiğin bir işi yaparken dahi zaman zaman sıkılmak normal mi? İşe olan motivasyonunun azaldığını hissettiğinde ne yaptın/yapıyorsun?

Özellikle mobil oyun sektöründe global ölçekte yönettiğiniz bir oyununuz varsa sıkılacak zamanı çok bulamıyorsunuz 🙂 İşinizin neredeyse tatilinin olmadığı başka bir ifadeyle dükkanın 7/24 açık olduğu bir ortam kimi zaman yorucu olabiliyor ve demotive olabiliyorsunuz ama böyle anlarda yaptığım işin olumlu yönlerini de düşünerek pozitif yanların daha ağır basmasını sağlıyorum.

  • Serkan Baydın:

Ürün yönetiminde en sevdiğin şey nedir? Neden ürün yönetimi yapıyorsun?

En sevdiğim şey beni heyecanlandıran bir problemi çözmek. Ürün yönetiminde işin temeli, ürünün sahiplenilmesi yerine yaptığımız şey problem çözmek esasında. Ve bir problemi çözerken izlenilen metod seçimi de çok önemli bir faktör benim için. Problem çözmeyi sevmeye ek olarak en sevdiğim diğer şey de bunu kullanıcılarla, müşterilerle ve ekip ile birlikte işbirliği içerisinde ve kolektif bir şekilde yapmak. Ürün yönetimi ne kadar başarılı olursanız olun asla ‘one-man-show’ olmamalı.

Esasında çok kez işimi gerçekten sevdiğimi anladığım anlar oldu. Pek de motive olmadığım bir gün sabah işe giderken kahve almak için durduğumda iki kişinin konuşmasına kulak misafiri oldum. Konuşanlardan birisi o zamanlarda koordine ettiğim in-depth-interview için davet edilen kullanıcılardan birisiydi. Ben diğer kayıt odasında olduğum için beni görememişti tabii. O kişi arkadaşına o zaman çalıştığım şirketin davet ettiğini, kendisiyle görüşme yaptığını ve kullanıcı olarak kendisini dinlediklerini anlatıyordu. Rakibimizin adını vererek “Onlar hiç böyle şeyler yapmıyor, aksine beni dinlediler çok mutlu oldum” diye anlatıyordu. İyi ki bu işi yapıyorum dediğim özel anlardan birisiydi bu 🙂

Sence sevdiğin bir işi yaparken dahi zaman zaman sıkılmak normal mi? İşe olan motivasyonunun azaldığını hissettiğinde ne yaptın/yapıyorsun?

Maalesef gerçekleştiği yüksek sesle söylenmese de bu kesinlikle çok normal bir durum. Yaptığımız işlerde farklı pozisyonlarda ister istemez ya bir döngüye ya da çıkmaz bir yola girebiliyoruz. Tabii bunu zaman zaman sıkılmak için söylüyorum, eğer çok uzun süredir böyle hissediliyorsa dürüst bir şekilde kendinle yüzleşip yapılan işi değerlendirmek en sağlıklısı 🙂

Sıkıldığımda veya motivasyonum düştüğü zaman, beni aşağı neler çekiyor onlara bakıyorum hemen. Nelerin motivasyonumu düşürdüğünü bulabiliyorsam ilk yaptığım şey o konulardan bir süreliğine kendimi geri çekiyorum. Eğer en ufak fikrim yoksa kendimi işten belirli aralıklarla çekiyorum. İki türlü de yapılmasını önerdiğim şey birkaç geri adım atmak ve kendimize nefes alınacak bir alan yaratmak.

Eğer bu zaman zaman sıkılma çok uzun süre boyunca tekrar eden bir hale geliyorsa, ekip değiştirmek, ürün veya hatta iş değiştirmek gibi daha etkili çözümler gerekecektir tabi.

4. Ürün yönetimine yeni başlayacaklara tavsiyeler

Henüz çalışmaya yeni başlamış, kariyerini ürün yönetimi alanında ilerletmek/değiştirmek isteyen ya da öğrencilik dönemindeki okurlarımıza özel bir sorumuz da yeni başlayacaklara tavsiyeler oldu. Cevaplar ise şöyle:

  • Serkan Baydın:

İki kere düşünsünler 🙂 Şakası bir yana dışarıdan nasıl göründüğü ile gerçekte nasıl olduğu çok farklı olabilen bir iş alanı bizimkisi. Özellikle son zamanlarda çok popüler bir iş olarak görüyor çoğu kişi. Bu alanda çalışmadan önce bol bol araştırmalarını, ne tür alanlarda ürün yönetimi yapabileceklerini ve nasıl bir skill-set’e ihtiyaç duyduklarını öğrenmelerini öneririm. Ürün yönetimi çatısı altında yaptığımız iş çok fazla ayrı dala ayrıldığı için yapılması gereken işler ve beklentiler de çok değişebiliyor. 

Genel olarak ürün yönetimi için en temel ihtiyaçların bilinmesi taraftarıyım. Bunları da aktif ve etkili iletişim, hiyerarşi olmadan çalışma arkadaşlarına liderlik etmek, analitik düşünme yetisi, işin yönetim, kullanıcı ve teknoloji arasındaki dengeyi korumak ve en önemlilerinden birisi olan problem çözme azmi.

Bu alanda çalışmak isteyenlerin bence diğer dikkat etmesi gereken şey ise belli bir alandan geçiş yapıp yapmadıkları. Bir yazılımcı rolünden bu alana geçmek ile yeni mezun birinin başlaması arasında ciddi farklar var. Bildiklerinizi değil ama alışkanlıklarınızı kökten değiştirmeniz gerekebilir.

  • Can Ülker:

Başka insanlar olmadan hiçbir işe yaramadığınız bir iş yapacaksınız, bunu bilerek bu mesleği tercih edin. İlk günden CPO olduğunuz güne kadar değişmeyen tek şey insanlarla iş halletme gerekliliği olacak. Bu meslekte kıdem ne kadar durumla karşı karşıya kaldığınız ve bu durumlara yanıt vermeye çalışırken ne kadar farklı insanla yüzleştiğiniz ya da iletişim kurduğunuzla alakalı.

  • Sertaç Pıçakçı:

Hangi sektör olursa olsun rekabeti ve hedef kitleyi çok iyi analiz etmek gerekli. Gireceği alandaki rakip ürünleri derinlemesine, bir ürün yöneticisi gözüyle değerlendirmeli. Bu değerlendirmeyi yaparken rakip ürünlerin neyi neden yaptığını, kendisi o ürünün ürün yöneticisi olması halinde neleri daha farklı yapması gerektiğini düşünerek hareket etmeli. Bu gözlemler hem ürün yöneticiliğine başlayabilmek için mülakatları geçmesini hem de işe başladıktan sonra güzel bir başlangıç yapmasını sağlayacaktır.


Bizden

Üretim Bandı Podcast 🎙

  • Can Ülker ile “Booking.com nasıl ürün geliştiriyor”Buradan dinleyin

  • Emre Ergin ile “Pizza Hut nasıl ürün geliştiriyor?” – Buradan dinleyin

İş İlanları

Yeniler 🆕

Geçen sayıdan bu yana gelen ilanlar aşağıdaki gibi, tüm aktif ilanları görmek, ilk elden ilanı paylaşan üyelerimize ulaşmak ya da yeni bir ilan paylaşmak için Slack grubumuza katılın!

Geçen Sayıdan 🔙


Bu sayılık bu kadar!

Bizi seveceğini düşündüğünüz birileri varsa, aşağıdaki butonu kullanarak haberdar edebilirsiniz:

Share Üretim Bandı Bülten

Bültenler
Bültene hoş geldin 👋 Geçen sayıda “Özellik/ürün uyumu”na yaptığımız girişten sonra serinin ikinci bölümündeyiz: Uyumun sağlanamadığını anlamaya yönelik…...
Bültene hoş geldin 👋 Bu sayıda yine mini bir seriye başladık: “Özellik/ürün uyumu”. Hakkının üç sayı olduğunu düşündüğüm…...
Bültene hoş geldin 👋 Bu sayıda mini serimizin son bölümündeyiz: “Bilgiyi arama davranışları”nı bir sürelik noktalıyoruz. İlk sayıda…...